İMPOSTER (SAHTEKARLIK) SENDROMU
0
“ Beni gerçekten tanısaydı sevmezdi.”, “Bu başarı sadece şans bir daha bu kadar iyi olamayacağım.”
“ Yeterince yetenekli olmadığımı fark edecekler.”. Bu cümleler tanıdık geldi mi?
İmposter sendromu kişinin tüm başarısına rağmen kendini yetersiz ve yeteneksiz hissettiği bir duygu durumudur. Bu sadece başarı için geçerli değildir; karakter olarak, davranış olarak eksik hissettiren rahatsız edici bir utanç türüdür. Çoğu zaman etraftaki herkesin ne yaptığını, nasıl davranması gerektiğini bildiği ama sadece kendisinin hiçbir şey bilmediğini düşünür. Kişi hissettiği gibi davransa bile kendisini samimiyetsiz ve başkalarını kandıran bir sahtekar olarak görür. Bu nedenle başkalarının onu keşfetmesinden veya kim olduğunu anlamalarından korkar.
Büyük başarılar kazanmak bizi mutlu etse de bu sendroma sahip olan kişiler hak ettikleri başarıya odaklanmak yerine eksiklerine ve kusurlarına odaklanmayı seçerler. Kişinin kendisinden şüphe etmesi ve başkalarının düşündüğü kadar yetkin olmadığına inanmasından dolayı başarılarını devam ettiremeyecekleri düşüncesiyle risksiz adımlar atmayı seçerler. Asıl çelişki şudur ki; bu sendrom genellikle profesyonel ve rekabetçi ortamlarda yüksek başarıya sahip insanlarda ortaya çıkar.
Araştırmalara göre, erken çocukluk deneyimleri ve aile ilişkileri İmposter sendromu geliştirmede önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle aşırı korumacı ve kontrol kontrolcü ebeveynler, çocuklarda İmposter sendromu gelişmesine neden olabilir. Bazı araştırmalar, düşük seviyede destek ve yüksek miktarda çatışma olan aile ilişkilerine sahip kişilerin İmposter sendromu geliştirme olasılığının daha yüksek olabileceğini düşündürmektedir.
İmposter Sendromu ruhsal bir bozukluk olarak tanımlanmamıştır. Genellikle anksiyete ve depresyon gibi diğer ruh sağlığı sorunları ile birlikte görülmektedir. Depresyon ve anksiyete; zaten kişinin kendisinden şüphe etmesine, özgüveninin azalmasına veya başkalarının onu nasıl gördüğüne dair endişe duymasına sebep olduğu için İmposter sendromunu tetikleyebilir. Bunların dışında cinsiyet ayrımcılığı ve ırkçılık gibi durumlar da bu sendromu tetikleyebilir. Kişinin kendini kanıtlamak için daha çok çabalaması gerektiğini düşünmesine, kusurlarına daha çok odaklanmasına ve kendinden şüphe etmesine neden olabilir.
İmposter sendromuyla başa çıkabilmek için genellikle, psikoterapi veya destek grupları gibi kaynaklardan faydalanmak önemlidir. Peki başka neler yapabiliriz?
Hissettiklerinizi insanlarla paylaşmaktan çekinmeyin. Kendiniz hakkında olumsuz duygu ve düşüncelere sahip olabilirsiniz, başkalarının gözünden kendinizi görmek daha gerçekçi bakmanızı sağlayabilir.
Bir işi en iyi şekilde yapmak yerine yeterince iyi yapmaya odaklanın. Mükemmel yapmayı değil, işi tamamlamış olmayı kutlayın. Küçük başarılarınızı tebrik etmeyi ihmal etmeyin. Aynı şekilde hata yaptığınız zaman kendinizi suçlamaktan kaçının.
Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayın. Kimse mükemmel değil ama herkes biriciktir. Kusurlarımız olduğu kadar başarılarımız ve yeteneklerimiz var.
En önemlisi nasıl gözükmesi gerektiğine değil nasıl hissettirdiğine odaklanın. Yaptıklarınız size iyi hissettirmiyorsa ne kadar mükemmel olduğu önemli değildir.
Bunları yapmak size zor geliyorsa size küçük bir sır vereyim; kendinize başkalarına davrandığınız gibi davranın. Sevdiklerinize gösterdiğiniz anlayışı, merhameti kendinize göstermekten çekinmeyin. Tüm sevdikleriniz işlerindeki en başarılı insanlar olmadığı gibi siz de kabul edilmek, sevgi görmek için “En İyisi” olmak zorunda değilsiniz. Mimikleriniz, hareketleriniz bile size samimiyetsiz gelse de onlar size ait, sizin bir parçanız. Hayatın mutlak doğruları yok çünkü hepimizin sahip oldukları farklı ve bu da yaşamı daha anlamlı kılıyor.
Makaleyi Paylaş
Anahtar Kelimeler:
Yorumlar